yonetim@sgd.org.tr

Uluslararası Sosyal Politika Bağlamında İkili Sosyal Güvenlik Anlaşmaları :Türkiye (Makale)

Uluslararası Sosyal Politika Bağlamında İkili Sosyal Güvenlik Anlaşmaları :Türkiye (Makale)

anlasma   1. Sosyal güvenlik (social security) ülkelerin iç politika alanlarından biridir ve bu nedenle ülkelerin kendine özgü bir sosyal güvenlik sistemi bulunmaktadır. Sosyal devlet anlayışı gereği hükümetler vatandaşlarının sosyal güvenliğini sağlamayı en birincil vasıflarından saymaktadır. Ancak küreselleşen dünyada sosyal güvenlik kavramını sadece milli sınırlar içerisinde düşünmenin eksik olduğu anlaşılmıştır ve bu sebeple sosyal güvenliğe uluslararası bir boyut kazandıran uluslararası sosyal politika kavramı ortaya çıkmıştır.
Günümüzde ülkelerin kişi başı gelirlerinin geçmişe nazaran artmış olması, liberal politikaların yükselişi, ulaşım imkanları ve teknolojik yeniliklerin artması, vatandaşların çalışma, eğitim vd. nedenlerle yurt dışında geçici ve sürekli olarak ikamet etme olanaklarını
artırmıştır. Bu durum ülkelerin iç politika alanlarında yer alan konuların uluslararası platforma taşınmasını gerekli kılmış ve ülkeler arası sosyal güvenlik anlaşmaları önem kazanmıştır. Ayrıca insan haklarına verilen önemin artması da sosyal güvenliğin uluslararası
bir nitelik kazanmasına katkıda bulunmuştur.
Bu makalede; genel bağlamda ülkelerin imzaladığı iki yada çok taraflı sosyal güvenlik anlaşmalarının gerekliliğinden bahsedilmiş, Türkiye’nin imzalamış olduğu iki yada çok taraflı sosyal güvenlik sözleşmelerine değinilerek. 6552 Sayılı İş Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması İle Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun ile birlikte getirilen yenilikler açıklanmıştır.

2. İkili Anlaşmaların Yapılmasının Nedenleri
2.1. Ekonomik Faktörler
20. yüzyılın ilk çeyreğinden sonra uluslararası ekonomik ilişkiler büyük bir önem kazanmıştır. Bu dönemden itibaren küresel ölçekte ticaret, üretim ve yatırım yapan şirketlerin yaygınlaşması ve bunun paralelinde uluslararası ticaretin ve uluslararası turizmin gelişmesi, eğitim amaçlı eğitim ve göçmen işçiliğin ortaya çıkması, ülkeler arasındaki ekonomik gelişmişlik farklarının artması, haberleşme ve iletişim olanaklarında meydana gelen teknolojik gelişmeler, ulaşım maliyetlerinin düşmesi gibi gelişmeler ikili anlaşmaların uluslararası nitelik kazanmasındaki ekonomik faktörleri oluşturmaktadır. Tüm bunlar genel olarak emek göçüne sebep olmuştur. Emek göçü olgusu göç alan ülkeler ile göç veren ülkelere arasında ikili sosyal güvenlik anlaşmaları yapmaya teşvik etmiştir. (İLO:2006;18)
Küresel ekonomik entegrasyon hareketleri de uluslararası ikili sosyal güvenlik anlaşmalarının önem kazanmasında etkili olmuştur. Ekonomik entegrasyonların amacı üretim faktörlerinin(emek, sermaye, müteşebbis v.b.) entegre ülkeler arasındaki dolaşımının serbestleştirilmesidir. Bu entegrasyonların başarılı olmasının önündeki temel engel ise işgücü piyasasındaki katılıklardır. Bu bakımdan entegre ülkeler arasında işgücü piyasasının uluslararası ikili güvenlik sözleşmeleriyle esnek hale getirilmesi gerekmektedir. (Arıcı, 1997: 12)

    2.2. Siyasi Gelişmeler
20.yy’ın ikinci yarısından itibaren ortaya çıkan liberal devlet anlayışı, soğuk savaşın sona ermesi ve Sovyet Rusya’nın çöküşüyle kesin zaferini ilan etmiştir. Ancak özellikle ikinci Dünya savaşının ve 1929 Ekonomik Buhranının ortaya çıkardığı sosyal çöküntüler ve belli ölçüde sosyal devlet anlayışının da güç kazanmasına sebep olmuştur. (Göze, 1979: 127). Bu gelişmeler uluslararası sosyal güvenlik politikalarını gündeme getirmiştir. Bu noktada sosyal güvenlik anlaşmaları en önemli sosyal politika araçlarından biri haline gelmiştir. (Alper, 2009:3) Neticede sosyal devlet anlayışının küresel anlamda yaygınlaşması uluslararası ikili sosyal güvenlik anlaşmalarının önem kazanmasına sebep olmuştur.

3. Uluslararası İkili Sosyal Güvenlik Anlaşmaları
Devletler diğer ülkelerde yaşayan vatandaşlarının haklarını korumak amacıyla aralarında ikili sosyal güvenlik anlaşmaları yapmaktadırlar. Vatandaşlarının ülkelerine döndüklerinde geldikleri ülkede sahip oldukları haklarla kendi ülkelerinde sahip olacakları
hakların birbirine nakledilerek kişilerin sosyal güvenliğinin istikrarının temin edilmesi amaçlanmaktadır. Böylelikle emeğin serbest dolaşımının önündeki engeller de bertaraf edilmiş olacaktır. Kısa ve uzun süreli olarak bir ülkede hayatlarını sürdürmek zorunda kalan
vatandaşların kendi ülkelerine döndüklerinde refah kaybına uğramamaları ve dolayısıyla gelir dağılımında adaletsizliği engellemeye çalışılmaktadır. Devletlerin amacı vatandaşlarının sosyal güvenlik haklarını garanti altına almaktır. Uluslararası sosyal güvenlik anlaşmaları uluslararası sosyal politikaların en önemli kalemidir.
Ayrıca uluslararası sosyal güvenlik anlaşmaları;
– Her iki akit taraf vatandaşlarının, hak ve yükümlülük bakımından eşit işlem görmesi,
– Bir yardım hakkının doğup doğmadığının saptanmasında, diğer akit taraf ülkesinde geçen sigortalılık sürelerinin birleştirilmesi,
-Hastalık halinde, sigortalının ve aile bireylerinin, diğer akit taraf ülkesinde bulundukları sırada da sağlık yardımlarından yararlanmaları,
– Aile bireylerinin, öteki ülkede otursalar dahi, aile yardımlarından (çocuk paraları ve zamları) yararlanmaları,
– Emekli aylığı için gerekli yaşı, diğer akit taraf ülkesine döndükten sonra tamamlayan sigortalıya emekli aylığı bağlanması,
– Akit taraf ülkesinde çalışmaları nedeniyle emekli aylığına hak kazanan sigortalının, ikametini öteki akit taraf ülkesine nakletse dahi aylığını almaya devam etmesi, bakımından oldukça önemlidir.2 Uluslararası ikili sosyal güvenlik anlaşmalarına tarihsel süreç içerisinde bakıldığında; anlaşma yapma ihtiyacı göçmen işçi olgusunun ortaya çıkmaya başlamasıyla ortaya çıkmıştır. Türkiye’nin 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Avrupa ülkelerine işçi göndermesiyle uluslararası ikili sosyal güvenlik anlaşmalarına ihtiyaç duyulmaya
başlanmıştır. (www.calisma.gov.tr).

4. Türkiye’nin Taraf Olduğu İkili Sosyal Güvenlik Anlaşmaları
Türkiye’nin yapmış olduğu ikili sosyal güvenlik anlaşmalarının hukuki dayanağı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na dayanmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Yabancı Ülkelerde Çalışan Türk Vatandaşları” başlıklı 62. Maddesi’nde; Devlet, yabancı ülkelerde çalışan Türk vatandaşlarının aile birliğinin, çocuklarının eğitiminin, kültürel ihtiyaçlarının ve sosyal güvenliklerinin sağlanması, anavatanla bağlarının korunması ve yurda dönüşlerinde yardımcı olunması için gereken tedbirleri alır.” hükmü bulunmaktadır.
Yine Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Milletlerarası Antlaşmaları Uygun Bulma” başlıklı 90. Maddesinde; “Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak antlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır. Ekonomik, ticari veya teknik ilişkileri düzenleyen ve süresi bir yılı aşmayan antlaşmalar, Devlet Maliyesi bakımından bir yüklenme getirmemek, kişi hallerine ve Türklerin yabancı memleketlerdeki mülkiyet haklarına dokunmamak şartıyla, yayımlanma ile yürürlüğe konabilir. Bu takdirde bu antlaşmalar, yayımlarından başlayarak iki ay içinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine sunulur. Milletlerarası bir antlaşmaya dayanan uygulama antlaşmaları ile kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılan ekonomik, ticari, teknik veya idari antlaşmaların Türkiye Büyük Millet Meclisince uygun bulunması zorunluğu yoktur; ancak, bu fıkraya göre yapılan ekonomik, ticari veya özel kişilerin haklarını ilgilendiren antlaşmalar, yayımlanmadan yürürlüğe konulamaz. Türk kanunlarına değişiklik getiren her türlü antlaşmaların yapılmasında birinci fıkra hükmü uygulanır. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 7/5/2004-5170/7 md.) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır” hükmü bulunmaktadır. Söz konusu hükümlere göre usulüne uygun imzalanan ikili sosyal güvenlik anlaşmalar da kanun hükmündedir.     Sosyal güvenlik anlaşmalarının uygulanmasında ortaya çıkabilecek farklılıkların çözümü yine anlaşmalara göre farklılık gösterebilmektedir. Bu gibi durumlarda anlaşmaların bir kısmında, taraf ülkelerin yetkili makamlarının müzakeresiyle çözümlenebileceğini öngörülürken; bir kısım anlaşmalarda ise, taraf ülkelerin birinin isteği üzerine farklı uygulamaların hakem heyetine götürülerek çözümlenebileceği hüküm altına alınmıştır.
Sosyal güvenlik anlaşmalarında asıl olan çalışılan ülkenin sosyal güvenlik mevzuatına tabi olunmasıdır. Fakat elçilik, konsolosluk, diplomatik misyon ve benzeri yerlerde çalışan gönderen ülkenin sivil ve askeri personelleri vd. bu ana prensibin istisnaları olarak sıralanabilmektedir.
Türkiye; Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika, Danimarka, Avusturya, İsviçre, İsveç, İngiltere, Libya, KKTC, Azerbaycan, Arnavutluk, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Çek Cumhuriyeti, Lüksemburg, Makedonya, Norveç, Romanya, Kanada, Gürcistan, Kebek, Hırvatistan, Slovakya, Sırbistan ile sosyal güvenlik anlaşması imzalamıştır.
Türkiye’nin uluslararası ikili anlaşmalara ilişkin son mevzuat değişimi 10/09/2014 tarihli ve 6552 sayılı İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun ile 8/5/1985 tarihli ve 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun’un bazı maddeleri değiştirilmesiyle meydana gelmiş ve bu Kanuna yeni hükümler eklenmiştir. Sosyal Güvenlik Kurumu’nca çıkarılan 29/09/2014 tarih 2014-27 sayılı Genelge ise kanunun uygulanmasına ilişkin esasları belirlemektedir.
Türkiye’nin uluslararası ikili anlaşmalarla vatandaşlarına sağladığı sosyal güvenceler özetle şu şekildedir;
– Yurt dışında yaşayan vatandaşlarına isteğe bağlı sigortalı olma hakkı.
– Yurt dışında yaşayan vatandaşlara yönelik danışma birimleri (Danışma Günleri, yılda
dört defa Almanya, iki defa Fransa ve iki defa Hollanda ile birlikte yapılmaktadır.),
– Yurt dışı borçlanma işlemleri ikamet edilen ilde yapılabilme hakkı.
– Kesin dönüş şartına yeni düzenlemeler getirilmesi.
– Prim transferi kapsamı genişletilmesi.
– Amerikan doları yerine Türk Lirasıyla borçlanma imkanı tanınması.
– Yeni tarihli yurt dışı hizmet belgesi uygulamasına son verilmesi.
– Bulgaristan’da zorunlu göçe tabi tutulanlara borçlanma imkanı sağlanması.
– Kurum aracılığıyla alınan Bulgaristan Almanya aylıklarında kolaylıklar sağlanması,
– Borçlanmalarda ilk işe giriş tarihlerini kabulünde yapılan değişiklik ile birlikte;
“Türkiye’nin 18 ülke ile imzaladığı sosyal güvenlik sözleşmelerinde “akit taraflardan birinin mevzuatına göre yardım hakkının kazanılması şartlarının tespitinde, diğer taraf ülkedeki ilk işe başlama tarihi de dikkate alınır” hükmü ve benzer hüküm bulunduğundan bu ülkelerde geçen ve ülke mevzuatlarına göre sigortalılık süresi olarak kabul edilen sürelerin başlama tarihlerinin ülkemizde ilk işe giriş tarihi olarak kabul edilecektir. Bu nedenle, sigortalılık sürelerini Türkiye’de 3201 sayılı Kanuna göre borçlananların anlaşmaya taraf ülkelerdeki ilk işe başlama tarihi, Türkiye’de hiç çalışma yoksa ya da Türkiye’deki sigortalılığın başlangıç tarihinden önce ise aylığa hak kazanıp kazanmadıklarının tespitinde Türkiye’de ilk işe giriş tarihi olarak kabul edilecektir. Kanuni düzenlemeden önce, doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybeden kimselerin (Mavi Kartlılar3) yaptıkları başvurular 3201 sayılı kanunun 1 inci maddesine göre sözleşmeli ülkelerde çalışması bulunan ülkelerin talepleri 3201 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin beşinci fıkrasına göre reddedilmekte idi. Yapılan düzenleme ile bu durumda olan kişiler için Kurum aleyhine dava açanların bu davalarından vazgeçmeleri halinde borçlanma yapabilecekler. Diğer şartların da yerine gelmesi halinde aylık bağlanmasında, davaya esas talep tarihinin dikkate alınacaktır. Bu sayede dava açanlar yeniden talepte bulunma şartı aranmaksızın eski tarihli talepleri kabul edilecek ve hak kayıpları önlenmiş olacaktır.”( Ulugöz, Öztürk, 2014; 214)

5. SONUÇ
Küreselleşme ile birlikte uluslararası ticaretin en önemli unsurlarından olan işgücünün ülke sınırlarını aşması, ülkelerin sosyal güvenlik alanında anlaşma yapma yoluna itmiştir. Ayrıca vatandaşların çalışma, eğitim vd. nedenlerle yurt dışında geçici ve sürekli olarak ikamet etme olanaklarının artmasıyla birlikte de ülkeler arası sosyal güvenlik anlaşmaları önem kazanmıştır. Günümüzde uluslararası sosyal güvenlik anlaşmaları farklı ülkelerde geçici ya da sürekli ikamet etmek zorunda kalan vatandaşların hak kaybına uğramalarını önlemektedir.
Türkiye’de 3201 sayılı Kanunda yapılan değişiklik ile; borçlanma yapanların anlaşmaya taraf ülkelerdeki ilk işe başlama tarihi, Türkiye’de hiç çalışma yoksa ya da Türkiye’deki sigortalılığın başlangıç tarihinden önce ise aylığa hak kazanıp kazanmadıklarının tespitinde Türkiye’de ilk işe giriş tarihi olarak kabul edilmesi ile birlikte mavi kartlı vatandaşlarında mağduriyetleri giderilmiştir. Bir yandan yeni sosyal güvenlik anlaşmaları imzalamaya yönelik adımlar atılırken diğer yandan da mevcut anlaşmaları iyileştirme çabaları sürmektedir.

KAYNAKÇA

ARICI, Kadir. Avrupa Birliği Sosyal Güvenlik Hukuku, 1997, Ankara.
GÖZE, Ayferi. Sosyal Devlet Sistemi, Fakülteler Matbaası, 1979, İstanbul.
ULUÖZ, Davut, Onur ÖZTÜRK. “Yurtdışı Emeklilik Ve Torba Kanun İle Gelen Yenilikler”, Mali Çözüm Dergisi, 2014, http://archive.ismmmo.org.tr/docs/malicozum/125malicozum/017_Davut_Uluoz

_%C3%87_Onur_Ozturk.pdf (E.T: 13/04/2015)
ILO, “Social Security for all: Investing in Global Social and Economic Development: a consultation”, Issues In Social Protection,  Discussion Paper 16, Geneva, 2006, http://www.globalaging.org/pension/world/2007/s sforall.pdf
http://www.ilo.org/public/turkish/region/eurpro/ankara/about/sozlesmeler.htm
http://insanhaklarimerkezi.bilgi.edu.tr
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (2014), İkili Sosyal Güvenlik Sözleşmeleri http://www.csgb.gov.tr/csgbPortal/diyih.portal?page=yv&id=2 (E.T: 15/04/2015)
T.C. Sosyal Güvenlik Kurumu, İkili Sosyal Güvenlik Sözleşmeleri, (E.T:15/04/2015) http://www.sgk.gov.tr/yayinlar/
6552 sayılı İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden  Yapılandırılmasına Dair Kanun. Ankara Resmi Gazete (29116 mükerrer)

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.